Aleyna Sevim / İSTANBUL – Türkiye’nin birçok bölgesinde haziran ayında adeta gökten damla düşmedi. Geçen ay ülke genelinde yağışlarda ortalama yüzde 65 azalma kaydedildi. Geçen yılın haziran ayıyla kıyaslandığında yüzde 80 daha az yağmur yağdı. Marmara’da ise tablo daha da dramatik. Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, Kocaeli ve Yalova’da son 64 yılın, İstanbul’da ise son 21 yılın en düşük yağışları haziran ayında meydana geldi. Marmara bölgesinde haziran ayı ortalaması 41,5 milimetreydi ancak bu yıl bölgeye sadece 3,4 milimetre yağış düşütü. Haziran yağışları Marmara’da geçen yıla kıyasla yüzde 92 azaldı. Kırklareli hariç Marmara’nın tamamında yağışlar yüzde 60, Çanakkale’de yüzde 98 azaldı. İstanbul’da da bu yıl haziran ayında son 21 yılın en düşük yağışları kayıtlara geçti. Uzmanlar gökten düşen her damlaya sahip çıkılması için önlem alınması gerektiğine dikkat çekti.
CNN TÜRK Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, İstanbul’daki barajların yüzde 63 doluluk oranı olduğunu ve buna güvenilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şu önlem önerilerini sıraladı:
Güneş panelleri
“İnsan hayatında susuzluk önemli bir parametre. Yağışsız bir seneye başladık ve buna devam ediyoruz. Sıcaklıkların maksimum dereceye erişmesi buharlaşma kayıplarını önemli ölçüde artırdı. Yaz aylarında yüzde 20 civarı buharlaşma olağandı. Ama sıcaklığın artışıyla kayıplar bunun üzerine çıktı. Terkos ve Büyükçekmece gibi sığ barajlarda buharlaşma kayıpları daha fazla. Buharlaşma kaybını önlemek için akla gelen ilk yöntem göletlerin üzerine güneş enerjisi panelleri koymak. Hem enerji elde edilir hem de buradaki sıcaklığı düşürerek buharlaşma önlenebilir. Bir de hegzodekonal denilen bir madde var, sabun gibi. Gölün üzerine serpilirse suyun buharlaşması önlenir. Durgun sularda kullanılır. Teknenin arkasına bağlanıp göle serpilir.
Sarnıçta biriktirilmeli
Göl üzerinde rüzgâr varsa buharlaşma hızlanır, bunu engellemek için ağaçlandırma yapmak gerekir. Şehirlerde mutlaka yağmur hasadı yapılmalı. Büyükşehirlerde imar yönetmeliğinde değişiklikler yaparak, ‘Binada yağmur hasadı yapılacak’ ibaresi koyulabilmeli. Çatıdan düşen yağmur suyu, sarnıç denilen depolarda biriktirilmeli. Bunun yanı sıra İstanbul’daki havuzlar Terkos’tan değil, renizlerden doldurulmalı.”
Su üstü bitkiler önerisi
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı eski müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Türkiye’de içme suyu göllerinde ve barajlarında buharlaşan su miktarının günlük olarak ölçülmesi gerektiğine dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Japonya, Amerika ve Kanada’da su havzalarını korumak için yaygın bir şekilde ‘wolffia’ ve ‘azolla’ gibi su üstü bitkileri kullanılır. Bu bitkiler buharlaşmayı azaltır diğer yandan da azot fosfor kirliliğini önler. Küresel ısınma nedeniyle gelecekte buharlaşma kaybı daha da hızlanacak. 15 metre ve altındaki derinliğe sahip göl ve barajlarda buharlaşma yolu ile su kaybı daha fazla. Elimizdeki suyumuza sahip çıkmalıyız. Uydu destekli, operasyonel, günlük baraj ve göl buharlaşma izleme ve tahminleri geliştirme çalışmaları acilen yapılmalıdır. Yağmur suyunu hasat etmeliyiz.” Öte yandan 2017 yılında yayınlanan Su ürünleri biyoteknoloji makalesinde, ‘azolla’ bitkisinin su muhafazasında rolüne değinilerek, “Su yüzeyinde kalın bir bitki örtüsü oluşturması, suyun buharlaşma yolu ile kaybını azaltmaktadır” deniliyor.
Yasal değişiklik yapıldı
Maden Kanunu’nda geçen mayıs ayında yapılan değişiklikle, barajlardaki kullanılabilir rezervuar alanları ile göl ve göletlere güneş enerjisi santrallerinin (GES) kurulabilmesinin önü açıldı. Türkiye’de içme suyu amacı taşımayan işletme halindeki 944 baraj, 5300 kilometrekare gibi çok geniş bir rezervuar yüzey alanına sahip bulunuyor. Bu yüzey alanının yüzde 10’unda yüzer GES kurulumu yapılması durumunda, 53 bin megavat kurulu güçle yıllık 79 milyar 500 milyon kilovatsaat elektrik enerjisi üretimi yapılabileceği öngörülüyor. Bu da Türkiye’nin elektrik enerjisi ihtiyacının yaklaşık dörtte birine karşılık geliyor. Yüzer GES’ler sayesinde buharlaşması önlenerek tasarruf edilecek su miktarının ise yıllık 540 milyon metreküp düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Söz konusu tesisler sayesinde atmosfere salınacak karbondioksit miktarının da 51 milyon tondan fazla azaltılacağı hesaplanıyor.
‘Su stresi altında bir ülkeyiz’
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı arasında “Su Verimliliği Seferberliği İş birliği” protokolü imzalandı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın imza attığı protokol töreni Ankara’da gerçekleştirildi. Bakan Yumaklı, turizmde en önemli girdilerden bir tanesinin su olduğunun altını çizerek, “Küresel iklim değişikliğinin bu bağlamda tehdit etmesi sebebiyle bizlerde suyun verimli kullanımı için çok farklı eylemler oluşturuyoruz. Dünyada 80 ülkenin su sıkıntısı çektiği, 2 milyar 400 milyon insanında temiz suya hasret kaldığını belirtmemiz gerekir. Su zengini ülke değiliz. Su stresi altında bir ülkeyiz. Eğer bugün burada imzalayacağımız protokol de dahil olmak üzere belirlenmiş olan eylemleri hayata geçirmediğimiz takdirde 2030 yılında su fakiri ülkeler arasına girmemiz işten bile değil” diye konuştu.
Milliyet’e konuşan uzmanlar, yağmur suyunun hasat edilmesi, sarnıçlarda biriktirilmesi ya da Japonya, Amerika ve Kanada’da örnekleri bulunan ‘wolffia’ ve ‘azolla’ gibi su üstü bitkilerin havzalardaki suyun korunması için kullanılması öneriyor.